10 Mart 2009 Salı

TRAVESTİYİM,KÜRDÜM,KARAYIM- TIKLA

O kadar namussuzuz ki töre cinayetine bile layık değiliz..İşte çok ilginç bir söyleşi
Travesti Esmeray, eski bir seks işçisi. Şimdilerde hem geceleri Beyoğlu`nda midye satıyor hem de `Cadının Bohçası` adlı stand-up gösterisiyle sahneye çıkıyor. Söyleşi için buluşma yerine bir saat geç geldi.


Foto muhabirimiz Ercan Arslan`a da bana da yanağını uzatıp `Kendimi affettireyim abi, vurun da beni affedin` dedi. Sonra da, yarısı çıkmış pembe ojeli uzun tırnakları ile naylon torbasına uzandı. `Bakın, arkadaşımın oğlu olmuş; ona kaşkol, şapka örüyorum. Bütün gece oturmuşum valla, uyanamadım` diye örgülerini gösterdi.


Esmeray, Fatih Türkmenoğlu`na yaşadığı zorluklardan hayat hikayesine kadar herşeyi anlattı..


MAHALLE BASKISI AKP DÖNEMİNDE AZALDI


`Mahalle baskısı` denen şeyi yaşıyor musunuz?


Her devirde aynıydı. Hortum Süleyman varken, AKP yoktu. `AKP çıktıktan sonra mahalle baskısı çıktı` demek çok yanlış. Şimdi bir travesti AKP`nin de CHP`nin de kapılarına gidip iş istese, iki parti de iş vermez. Hatta, AKP döneminde daha az baskı var diyebilirim. Bu iş parti değil de bir zihniyet sorunu.


Yalnız mı yaşıyorsunuz?


Yalnızım. Erkek arkadaşım yok. Sevgilimin olmayışını hiçbir zaman dert etmedim. İnsanın yalnızlığa da ihtiyacı var. Gene de hayatımı seviyorum.


Şimdi midye satmaya da, tiyatro yapmaya da devam ediyorsunuz.


İkisine de devam ediyorum. Midye satarken hiç taciz yaşamadım ben. Sadece bir çocuk geldi, `Abla ihtiyacım var` dedi. `Evladım neye ihtiyacın var?` diye sordum. `Cinselliğe` dedi... Çocuğum manyak mısın? Travestiyim ya, ben bilirim... Ertesi gün o çocuk gelip benden özür diledi, sonra da haftada iki gün gelir oldu. Hatta bazen oturup sohbet ediyoruz. Çocukla kanki olduk yani...


BİR YERDE MAHALLENİN NAMUSUYUM


Peki gelecek?


`Bir evim, bir kocam, bir arabam olsun` demek istemiyorum. Bunlar olsa da olur; ama benim kaygım çok büyük. Toplumsal kaygılarım var. Te-levizyonu açıyorsun, bir kadın programında dikiş-nakış var; akşamüstü başka bir kadın programında adam karısını 17 yerinden keserek öldürmüş! Ne yurtdışına gitmek istiyorum ne de başka bir şehre. Bulunduğum yerde yaşamak istiyorum. Ben Almanya`ya konuşmalara gidiyorum; orası da bayram değil. Polis şiddeti var, orada da travestiler fuhuş yapıyorlar.


Şimdi seks işçiliği yapmayan bir travesti görmek herhalde insanların çok hoşuna gidiyordur.


Beni görüp yere tükürenler bile `Helal olsun` diyorlar. Abartılı takdir edenler de oluyor tabii. `Bak bu kurtuldu, diğerleri de kurtulabilir` diye bakıyorlar. Oysa sanki seks işçiliği travestilerin suçu... Ben şimdi midye tezgahı açtığım sokakta herkesle ahbabım. Barların korumaları beni de koruyorlar. Bir yerde mahallenin namusu oldum.


NAMUS TEMİZLEMEYE BİLE YETMİYORUZ


Namus cinayeti travestiler arasında yaşanır mı?


`Ailem beni bulup öldürecek` korkusunu bütün travestiler, transseksüeller yaşıyor. Namus cinayetleri de işlendi. Gerçi Urfalı bir arkadaşımı alıp götürmüşler, elini ayağını bağlamışlar. Aşiret içeride toplanmış, karar verecekler. Sonunda `Biz bunu öldürmeyelim; bu kadın değil. Öldürürsek travesti olduğu tescillenmiş olacak` diye karar çıkmış. Yani bize ölümü bile layık görmüyorlar; o kadar namussuzuz ki, namus temizlemeye bile yetmiyoruz...


GALAYA 800 KİŞİ GELDİ


Sahneye çıkışınız nasıl oldu?


10 yıl kadar önce seks işçiliğini tamamen bırakmıştım. Bir sürü dostum bana iş vermedi. Bir kafede servis yapar veya mutfakta çalışabilirdim... Çok zor oldu. Evde börek yaptım sattım; şal ördüm sattım. O dönemde sokaktaki insanın ikiyüzlülüğünü gördüm. Ev sahibim bana midyeler getirip `Hadi götür, sat` dedi. Onların zorlamasıyla midye satmaya başladım. Bu arada insanlar bendeki taklit yeteneğini fark ettiler. Köy düğünlerinde, daha küçücükken taklitler yapardım. Ben de bir yerde haykırmak istiyorum. `Bunun yolu neden bu olmasın?` dedim.


Hiç hazırlanmadınız mı?


Bir organizatör arkadaşımla oturup şovun iskeletini oluşturduk. Oyuncu Ayça Damgacı benim arkadaşım, onunla bir ay çalıştık. Ayça bana sahneyi kullanmayı öğretti. Belden aşağı kelime kullanmayı seçmedim. Küfürsüz bir şov hazırladım. Jale Karabekir`le de bir ay çalıştım. Gösterinin adını koyduk: `Cadının Bohçası`. Bilgi Üniversitesi`ndeki galada 300 kişilik salona 800 kişi sığdı.


Turneye de çıktınız, değil mi?


Diyarbakır`a kadar gittim. Geçenlerde Mimar Sinan`da çocuklar bana `Hocam` dediler! Sosyal bilimlerde okuyan öğrenciler bana ve oyuna çok anlayışla yaklaşıyorlar. Ben ilkokul mezunuyum ama onlar bana `Hocam` diyorlar işte...


Oyun devam edecek mi?


Şimdi `Cadının Bohçası` turneye çıkıyor, adı da `Cadının Bohçası Yola Çıktı`. İstanbul`da da farklı bir oyun geliyor, büyük ihtimal adı `Cadının Bohçası Yolda Kaldı` olacak.


`Aklına `öteki` ile ilgili gelen her kimlik bende mevcut: Kadın, travesti, Kürt, kara, feminist...`


Esmeray gerçek adınız değil tabii.


Artık adım Esmeray. Öbür adımı ben de unuttum. 1972`de Kars`ta doğdum, 15 yaşımda da İstanbul`a geldim. 18 yaşından beri Kars`a hiç gitmedim. Aklına `öteki` ile ilgili gelen her kimlik bende mevcut: Kadın, travesti, Kürt, kara, feminist...


Aileniz, anneniz-babanız?


Annemi arada sırada görüyorum, babamı 20 yıldır hiç görmedim. Altı kardeşiz; erkekler hariç, kız kardeşlerimle görüşüyorum. Bütün kardeşlerim evli barklı. Abilerimle aram pek iyi değildi zaten, bu durum beni çok yaralamadı.


Kaç yaşında geldiniz İstanbul`a?


15 yaşında. Her işi yaptım. İstanbul benim için bir kurtuluş olacaktı, bunu biliyordum. Ben 7 yaşına kadar kendimi kız zannediyordum. Farklıydım yani. Erkeklerden hoşlandığımı keşfettim. İstanbul`da önce dayımın evinde kaldım. Yağlı boya yaptım, lokantalarda çalıştım ama sürekli tacize uğradım. 16 yaşında eşcinsel gruplarla tanıştım. 18 yaşımda da travesti olmaya karar verdim. Ve artık kadın gibi dolaşmaya başladım.


Ama ameliyat olmadınız.


Olmadım. Ben gerçi psikolojik olarak buna her zaman hazırdım ama maddi sorunları çözemedim. Bir gün etekle sokağa çıktım... Ailen sahip çıkmıyorsa, eğitimin yoksa, evin yoksa, kendini bulabileceğin tek yer var: Seks işçiliği. Başka yolu yok bunun.


Bu sefer orada da başka bir mücadele başladı tabii...


Hem de ne mücadele... Bir kere namus sorunu oluştu kafamda. Ben feodal bir yapıdan geliyorum. Kemikleşmiş`kadın-erkek` rolleri ve namus kavramını yıkmanın imkanı yok. İlk gün `Eski Mehmet öldü, artık Esmeray`ım` dedim. Ama bu işi hiç sevmedim ve beş yıl acı çektim. `Buradan nasıl kurtulurum?`un yolunu aradım.


Beş yıl boyunca...


Evet. Tarlabaşı, Merter, Harbiye; her yerde işe çıktım. O zaman internet yoktu, şimdi seks işçileri internet üzerinden çalışıyorlar. Polisin her tür şiddetine maruz kaldım. Gözaltı, saç kesmeler falan. Hep acı çektim... O sırada kadınlığın ne demek olduğunu anladım.


Nasıl kadınlık?


Ev taşıyorduk, ortada masa kalmıştı. İşçiler aşağıdaydı, ben de masayı kaldırdım. İşçiler içeri girmiş, beni gördüler.


`Yenge dur, belin ağrıyacak` dediler!


Bu zarif bir hareket, kadına değer vermek değil mi?


Hayır, tam tersine, erkek gücünün altını çiziyor. Ben o günden sonra bu işin üstüne gittim. Pınar Selek`le tanıştım. Atölye süreci çok yazıldı zaten, sokaktan çöp toplayıp eşyalar yapıyorduk. Sonra kitap okumalar başladı. Biraz kendimizi geliştirdik. Sonra da ÖDP`ye üye oldum.


ÖDP`DE DE EŞİTLİK BULAMADIM


ÖDP deneyimi sizi mutlu etti mi?


Önce evet, zamanla oranın da cennet olmadığını anladım. Sol parti ya; bir-iki tane Kürt olsun, birkaç Ermeni, biraz travesti... Öyle bakıyorlar yani. Eşitlik yok. Baksana, Gazze`yi yerle bir ettiler. Eşitlik nerede? Her yer böyle. Toplumsal dönüşüm olamadan eşitlikten bahsetmek imkansız.


TRANSEKSÜELİN G.DOĞU`DA YAŞAMASI DAHA KOLAY


Diyarbakır`da `Kız Şaban` lakaplı Şaban Çelen`in öldürülme haberlerini okumuşsunuzdur.


Ne? Şaban abla, Diyarbakırlı Şaban abla? Aa, Şaban abla öldü mü? Şimdi duyuyorum. O kadar çok travesti öldürülüyor ki... Çok sevilirdi oralarda... Ben de tanımıştım, çok sevmiştim.


Kız Şaban, Güneydoğu`da transseksüel olarak yaşamını sürdürmüş. Çok kolay olmasa gerek.


Bir transseksüel, Diyarbakır`da, Hakkari`de sokakta kalsa hiçbir şey olmaz. İç Anadolu çok daha zor, orada taşlarlar. Güneydoğu`da bence büyük sorun yok, İstanbul gibi. Benim Diyarbakır`daki şovumda salon doldu taştı. Ama bir Niğde`ye, Yozgat`a gitsem ne yaşarım, bilemem.

travesti